BEDENDE HAREKETİ OKUMAK: ARAŞTIRAN ZİHİN, ARAŞTIRILAN BEDEN OLUNCA

Canlı ve değişken bedenlerde yolculuğuna devam eden zihin, farklı deneyimlere doğru araştırmalarını sürdürürken bulunduğu bedeni kendi laboratuvarı olarak kullanır. Zihnin bedendeki yolculuğunu anlamak için, beden hareketlerini gözlemlemek, ifadelerde saklı kalmış hikayeleri çözümlemek gerekir.

Kişinin hareketteki kalitesi aynı zamanda  zihnin o bedendeki tezahürünü yani yansımasını gösterir. Hareketin kalitesindeki, dokusundaki değişiklik zihnin konsantrasyonundaki değişikliği vurgular. Bu yüzden beden-zihin bütünlüğünü okumaya bedenden başlarız. Bu amaçla da beden en küçük seviyeden başlanarak yapısal sistemlere ayrılmıştır.

Beden Sistemleri;

1.     Hücresel Yapı (Cellular Foundation): İnsan bedenindeki her hücrenin kendine ait bir zekası vardır. Hücreler yapısal farkındalığını kullanarak görevlerine devam ederken diğer hücrelerle de iletişim halindedir. Tek tek, veya benzer hücreler gruplar halinde (deri, organ, kemik gibi) hem ayrı yapı taşını oluştururken hem de hepsi beraber bir bütünü oluşturur. Hücresel bazda deneyim kazanmak (cellular embodiment) için tüm hücrelerin eşit derecede algılaması, ifade etmesi ve işbirliğinde olması gerekmektedir. Uyum içinde performans sergileyen bir orkestra gibi. Kendimizi hücresel bilince uyumladığımızda karmaşık olarak tezahür eden fiziksel, psikolojik ve ruhsal özelliklerimizin de zeminine ulaşabiliriz.  Algımızı hücresel baza indirgediğimizde, zihin kalitesi ya da his her hücre için aynı olur; tek bilinçte buluşur.

2.     İskelet Sistemi (Skeletal System): Bu sistem bize temel destek yapımızı (basic supporting structure) sağlar. Kemiklerden ve eklemlerden oluşur. Kemikler bizi uzayda taşır, hareketlerimizi şekillendirir ve beden ağırlığımızı yerçekimine göre destekler. Eklemler arasındaki boşluklar bize hareket imkanı kazandırırken hareketin hangi eksende olacağına yön verir. İskelet sistemi bedene temel formunu verirken  çevremizdeki diğer formlara uygunluk göstererek hareket etmemize yardımcı olur. İskelet sistemine uyumlandığımızda, zihin yapısal olarak daha organize olur (structurally organized) ve düşünceleri destekleyen zemini oluşturur. Sistem içinde tek tek ya da bütünsel ilerlediğimizde yeni fikirlerin doğması ve birbirini takiben çoğalması da kaçınılmazdır.

3.     Ligament Sistemi (Ligamentous System): Kemikleri birbirine bağlayan ligamentler, kemikler arasındaki hareket sınırlarını belirler (set boundaries of movement between bones), hareketin kemik hatları boyunca akmasına yön verir,  torasik ve abdominal boşluklardaki organları desteklerler. Bu sistemle kemiklerin ve organların hareketlerini, hizalanmalarındaki netliği, açıklığı ve yeterliliği anlarız. Ligamentlerdeki zeka bize konsantrasyonda kalma ve detaylara odaklanma yeteneği sağlar.

4.     Kas Sistemi (Muscular System): İskelet sistemi üzerine sarmalanan, gerilebilir 3 boyutlu ağ sistemini oluşturan kaslar, sağladıkları elastik güçle kemiklerin uzayda hareketini mümkün kılar. Bedendeki dinamik içeriği (dynamic content) oluşturan kas  sistemiyle biz canlılığı, gücü, dayanıklılığı ve çözülmeyi deneyimleriz.

5.     Organ Sistemi (Organ System): Bizim için hayati fonksiyonları (nefes alma, beslenme ve atıkları gönderme gibi) gerçekleştiren organlarımız bedenlerimizin içeriğini (content) oluşturur. Bu sistemle biz hacim, doluluk ve doygunluk hissini, ve organik özgünlüğü (organic authenticity) deneyimleriz. Organlarımız duygularımızın, arzularımızın ve bedende biriken tüm hatıraların toplandığı doğal habitat alanımızdır.

6.     Endokrin Sistemi (Endocrine System):Bu sistem içerdiği hormon bezlerinden ve hormon salgılarından dolayı beden kimyasını kontrol eder ve sinir sistemiyle yakından ilgilidir. Direkt kana karıştıkları için, hormonal denge ya da dengesizlik bedendeki tüm hücreleri etkiler. Bu sistem içsel sakinliği (internal stillness), kaos/denge dalgalanmalarını ve arketipsel deneyimlerde enerjinin kristalleşmesini kontrol eder. Endokrin sistemle biz evrensel zihni (universal mind) algılar, sezer ve anlamaya çalışırız.

7.     Sinir Sistemi (Nervous System): Endokrin sistemle yakın ilişikte olan sinir sistemi beyin ve omuriliği içinde barındırır. Bu sistem elektriksel yapısıyla bedenimizde kayıt mekanizması görevindedir. Tüm algıları, deneyimleri kaydeder. Yeni olaylarla karşılaştığımızda kayıtlı olan paterni, deneyimi çağırarak bunun yeniden şekillenmesini, modellenmesini sağlar, ve tekrar depolar. Bedenimizdeki psikofiziksel tüm işlemlerin kontrol merkezi olan bu sistemle yeni deneyimler sezgiyle, yaratıcılıkla ya da oyunla kaydedilir. Sinir sistemiyle biz, yaşarken koordinasyonlarımızda hassas ve dikkatli olmayı, düşünmeyi,  iç ve dış dünyamızla bağlantı kurmayı, gözlem yapmayı öğreniriz.

8.     Sıvı Sistemi (Fluid System): Bu sistem bedenimizde ulaşımı sağlar. Vücudumuzdaki temel sıvılar hücre ve hücreler arası sıvılar, kan, lenf, eklem sıvısı, ve beyin omurilik sıvısıdır. Sıvılar bedende hareket ve zihnin akışkanlığını ifade ederler. Dinlenme ve devinim arasındaki akış dinamiğine ortam sağlarlar.

9.     Fasya Sistemi (Fascial System): Fasya bağ dokusu bedendeki tüm diğer yapılar için yumuşak konteyner (soft container) oluşturur. Bütün dokuları hem bölme/ayırma hem de birleştirme özelliğine sahip olup onlara yarı kaygan zemin sağlar. Böylece yapılar kendi sınırları dahilinde, hareketlerde bütünlük içinde bağımsızlığı yakalar. Fasya bağ dokusu sayesinde organlar kayarak ve hareket ederek içerden iskelet sistemini destekler. Bu sistemle biz hislerimizi dış dünyaya aktarırız.

10.  Yağ (Fat): Yağ bedende depolanmış potansiyel enerjidir. Beden için ısı yalıtımı sağlarken sinirler için de elektrik yalıtımı sağlar. Yağların sentezlenmesi, kırılması, depolanması ve mobilizasyonu endokrin sistem tarafından kontrol edilir. Bedende depolanmış statik yağ bastırılan ya da takdir edilmeyen potansiyel güce atıfta bulunurken uyuşukluk ve ağırlık hislerinin doğmasına sebep olur. Harekete geçirilen yağ bedende yerleşik gücün keşfedilmesine ve akışkanlığın zerafetle algılanmasını sağlar.

11.  Deri (Skin): Bütün bedeni bir zarf gibi saran tenimiz bizi dış dünyadan ayıran organımızdır. Tenimizle dokunuruz ya da dışarda olanlar bize dokunur (touch or being touched). Dış dünyayla bağlantımızı sınırlandıran tenimiz ile savunma alanımız belirlenir; bizi hem kaplayan hem de koruyan derimiz sayesinde çevreyle ilişkiye girer ve/veya dokunuruz.

12.  Tüm Sistemler (All Systems): Her bir sistem kendi başına beden zihin bütünlüğünün hareketlerine katkıda bulunurken, toplu olarak bir araya geldiklerinde de hareketteki desteği ve ifadeyi sağlarlar. Bazı sistemlerin yapısal olarak birbirlerine çok benzedikleri görülse de bu kişiler, gruplar, hatta kültürler arasında farklılık gösterebilir.

Yukarıda kısaca açıklanan dokusal mıntıkalarda yapılacak keşiflerle kişi kendi bedenindeki hareketleri daha güvenle ve masumiyetle deneyimlemeye başlayacaktır.

Kaynak: Body Mind Centering, Bonnie Bainbridge Cohen

Previous
Previous

VATA SİNDİRİMİ